Skip to content Skip to footer

KANSER HASTALARIYLA İLETİŞİM: ŞEFKATLİ, ANLAYIŞLI VE ETKİLİ BİR YAKLAŞIM

Kanser teşhisi, bireyin hem fiziksel hem de psikolojik dünyasında büyük değişimlere yol açan zorlu bir süreçtir. Bu süreçte hastanın çevresiyle kurduğu iletişim, tedavi sürecine uyumu ve psikolojik dayanıklılığı açısından kritik rol oynar. Peki, bir kanser hastasıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliyiz?

1- DİNLEMEK, GERÇEKTEN DİNLEMEK

İyi bir iletişim öncelikle dinlemekten geçer. Hastaya sürekli tavsiyeler vermek, umut aşılamak ya da konuyu değiştirmeye çalışmak yerine, onun söylediklerine yargılamadan kulak vermek çok kıymetlidir.
Empatik dinleme, karşı tarafın duygularını anlamaya çalışmakla başlar. Sessizlik bile bazen en iyi yanıt olabilir.

🔹 Yanlış: “Her şey yoluna girecek, üzülme.”
🔹 Doğru: “Bu seni çok zorlamış olmalı. Dilersen yanında oturabilirim.”

2- DUYGULARI GÖRMEZDEN GELMEMEK

Kanser tanısı alan biri, korku, öfke, suçluluk, çaresizlik gibi birçok duyguyu aynı anda yaşayabilir. Bu duyguların bastırılmasına değil, kabul edilmesine ihtiyaçları vardır.
Onlara “pozitif düşün” demek yerine, duygularını ifade etmelerine alan tanımak önemlidir.

🔹 Yanlış: “Moralini yüksek tutmalısın.”
🔹 Doğru: “Zorlandığını hissediyorum, bu tamamen anlaşılır bir durum.”

3- KONTROLÜ ONLARA BIRAKMAK

Hastaya yardımcı olmak istiyorsak, neye ihtiyaç duyduğunu sormamız gerekir. Kendi doğrularımızı dayatmak yerine, ona seçim hakkı tanımalıyız.

🔹 Örnek: “Sana nasıl destek olabilirim? Konuşmak mı istersin, birlikte sessizce oturmak mı?”

4- UMUT AŞILAMAK AMA GERÇEKÇİ OLMAK

Umut, iyileşme sürecinde güçlü bir motivasyon kaynağıdır. Ancak bu umut, gerçeğe sırtını dönmemeli. “Kesin iyileşeceksin” gibi garantili ifadeler yerine, duygulara dayalı pozitif cümleler daha sağlıklı olur.

🔹 Örnek: “Bu süreçte çok güçlü duruyorsun, seninle gurur duyuyorum.”

5- FİZİKSEL GÖRÜNÜM HAKKINDA YORUM YAPMAKTAN KAÇINMAK

Tedavi sürecinde hastaların fiziksel görünümünde değişimler olabilir. Bu değişimleri vurgulamak, hassasiyet oluşturabilir.
Saç dökülmesi, kilo kaybı gibi konular yerine, içten gelen bir iltifat ya da moral verici sözler daha yerinde olur.

6- KLİŞELERDEN UZAK DURMAK

“Her şeyin bir nedeni var”, “Allah sevdiği kuluna verir”, “Daha kötü durumda olanlar var” gibi ifadeler, hastayı teselli etmekten çok yalnız ve anlaşılmamış hissettirebilir. Bu tür klişeler yerine, duygusal temas kuran cümleler kurulmalıdır.

7- DESTEK SUNMAK AMA ZORLAMAMAK

“İstersen seninle hastaneye gelebilirim.” gibi seçenek sunan bir yaklaşım, hem samimi hem de baskısızdır.
Yardıma ihtiyaç duyduklarında bir telefon kadar yakın olduğumuzu hissettirmek yeterlidir.

8- MİZAHIN GÜCÜNÜ YADSIMAMAK (UYGUN KOŞULLAR DAHİLİNDE)

Her hastanın mizaha yaklaşımı farklı olabilir, ama bazı hastalar için uygun dozda mizah duygusal bir nefes alanı yaratabilir.
Ancak bu, hasta kendisi bu kapıyı açtığında mümkün olmalıdır. Mizahı bir kaçış değil, bağ kurma aracı olarak kullanmak gerekir.

9- HASTALIĞI DEĞİL, KİŞİLİĞİ ÖN PLANDA TUTMAK

Hastayı “kanser hastası” olarak değil, “Ayşe”, “Mehmet”, “Benim çocukluk arkadaşım”, “Harika bir öğretmen” olarak görmeye devam etmek önemlidir. Bu, onların insan olduğunu ve sadece hastalıktan ibaret olmadıklarını hissettirir.

10- SÜREKLİLİK ve SAMİMİYET

İletişim bir kerelik değil, süreklilik isteyen bir süreçtir. Sadece ilk zamanlarda değil, tedavi süreci ilerledikçe ya da hastalık remisyona girdiğinde bile desteğimizi göstermeye devam etmek önemlidir.
Bir mesaj, bir kahve, küçük bir ziyaret… Samimiyet büyük fark yaratır.

Şefkatli bir dil, ruhsal iyileşmenin kapısını açar.Kanserle mücadele eden bireyler için psikolojik destek, tedavinin bir parçasıdır. Bu desteğin ilk halkası ise, sevgi dolu, yargılamayan, anlayışlı bir iletişimdir.
Unutmayalım ki, bazen söyleyeceğimiz tek bir cümle, bir insanın gününü aydınlatabilir.

✨ “Senin yanındayım, ne zaman istersen buradayım.” demek, çoğu zaman tüm ilaçlardan daha etkilidir.